Müziğin Efsanesi Haline Gelmiş Dünyaca Ünlü İsimlerin En Sevdiği Yemekler!

İngiltere’nin en ünlü sanatçılarından biri olan David Bowie, kıymalı ve sebzeli bir harcın üzerine patates püresi yayılmış; fırınlanmış bir yemek olan ‘Shepherd’s pie’a bayılıyormuş! Bowie’nin karısı Iman, yemeği sırf sadece onun için yapmayı bile öğrenmiş…

Efsanevi pop yıldızı Prince, hayatı boyunca hep kahvaltılık yiyeceklerle özdeşleşti. Kahvaltı hakkında bile şarkısı olan Prens, yardımcısının anlattığına göre bir sabah saat 3’te 14 tabak omlet ve 14 tabak krep yemiş!

Şöhretinin ve başarının zirvesinde bile Kurt Cobain, hazır mac and cheese’leri yemekten hiç vazgeçmedi. Bir Atlanta gezisi esnasında, yemek olarak mac and cheese isteyen Cobain, gelen hazır mac and cheese’in orjinaline bağlı kalmadan yapılması yüzünden bu makarnayı yemedi.

John Lennon’ın kremalı mısır gevreğine zaafı vardı! Ünlü sanatçının kremalı mısır gevreğine düşkün olmasının sebebinin ise İkinci Dünya Savaşı Liverpool’unda krema sıkıntısı çekmesi ve çocukluğunda hiç yiyememesidir…

Amy Winehouse, St. Lucia’da üçüncü bir albüm için şarkı kaydetmeye başladığında, bu küçük adaya aşık oldu. Birleşik Krallık’a dönme zamanı geldiğinde, görünüşe göre birden fazla yerel şeften yerel yemekleri pişirmek için onunla birlikte dönmesini istedi. Winehouse’un kendi tavuğunu yapmaktan zevk aldığı iddia ediliyor!

Whitney Houston, 80’ler popunun kraliçesidir. Tıpkı kendisi gibi, sevdiği atıştırmalıklar da tam 80’liktir! Kahverengi şeker aromalı pop tart ve suşi ise favori yiyecekleriydi…

‘Starting At Zero: His Own Story’ kitabında kaydedilen bir röportajda Jimi Hendrix en sevdiği yemekten bahsetti. Spagetti, çırpılmış kremalı çilekli kek ve muzlu kremalı turtayı en çok sevdiği olarak adlandırdı.

Poetic Doors solisti Jim Morrison, hayatının çoğunu Los Angeles’ta geçirdi ve takılmayı sevdiği birkaç bar vardı. En sevdiği yer, The Cock ‘n Bull adlı pubdı. Sahibi Jack Morgan’ın barda servis edilen klasik Moscow Mule kokteylini icat ettiği söyleniyor ve İngiliz pub yemekleri genellikle restoran büfesinde bulunuyordu.

Bob Marley, Rastafaryan inancına büyük önem verdi, bu yüzden yemek kısıtlamalarına uymaya çalıştı. Rastafarian yemeklerinin, et ve işlenmiş gıdalara karşı kısıtlamalar içeren Ital adlı bir stile uyması gerekiyor. Pek çok Rastafaryan gibi Marley de ara sıra biraz tavuk, sığır eti veya balık yemesine rağmen, domuz eti, tuz ve diğer bazı Ital olmayan yiyecekleri reddetti.

Marley, gezdiği her yerde Ital yemeklerinin mevcut olduğundan emin olmak için yanında kişisel şef Gilly’yi götürdü. Gilly’nin bir araya getirdiği yaygın bir Ital yemeği, hindistan cevizi sütünde sarımsak ve kekikle pişirilmiş karnabahar, havuç, patates, lahana, kahverengi gungo bezelye ve tereyağlı fasulyeden oluşan bir güveçti. Daha sonra pilav ve barbunya fasulyesi ile kızarmış muzla servis ederdi.

Elvis’in iştahı da müziği kadar efsanevidir. Graceland’daki kişisel şefi Mary Jenkins Langston, bir keresinde, ona göre ‘hayatta zevk aldığı tek şeyin yemek yemek olduğunu’ iddia etmişti. Elvis’in damak zevki, çizburgerler, kızarmış tavuk, muzlu puding ve kızartmalardan oluşuyordu. En sevdiği ikram fıstık ezmeli ve reçelli sandviçlerdi. Bazen onları muz dilimleriyle kızartarak severdi; diğer zamanlarda domuz pastırması ile doldurulmuş bütün bir somun isterdi.

Freddie Mercury, hayatının büyük bir bölümünü İngiltere’de geçirmiş ve doğum adını değiştirmiş olsa da, Parsi köklerini asla unutmadı. Kişisel asistanı Peter Phoebe Freestone’a göre Mercury, her zaman annesinin yemek yapmasını istedi ve Zanzibar ve Hindistan halkına tanıdık gelen bir dizi baharatlı yemek severdi. Freestone, özellikle Akuri adlı bir tarif olan baharatlı Parsi tarzında çırpılmış yumurta hazırladığını hatırladı.