TBMM İliç Maden Kazası Araştırma Komisyonu, taslak raporunu tamamladı. Raporda; Madencilik Politikaları Üst Kurulu’nun oluşturulması, madencilik ile ilgili mevzuatın güçlendirilmesi, maden kazaları nedeniyle verilen cezaların artırılması, devletin altın madenlerinden elde ettiği gelirlerin artırılması ve ilkokulda müfredata, ‘Afet ve Yer Bilimleri’ dersinin eklenmesi yönünde tavsiyede bulunuldu.
Erzincan’ın iliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni Ocağında meydana gelen ve 9 işçinin göçük altında kaldığı toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılarak muhtemel maden kazalarının önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, taslak raporunu tamamladı. AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığındaki komisyonun hazırladığı rapor, milletvekillerinin görüş ve önerilerinin ardından esas rapor haline getirilerek TBMM Başkanlığına sunulacak.
“Sıkı bir şekilde denetlenmesi elzemdir”
Komisyon Başkanı Uslu, taslak raporun sunuş bölümünde yaptığı değerlendirmede, ‘Önce insan, önce çevre, sonra güveli madencilik’ anlayışının yaşanan maden kazası ile birlikte bir kez daha önem kazandığını belirterek, “Bu kaza, sadece ülkemizin madencilik sektörü için değil, aynı zamanda madencilik mevzuatı, çevresel sürdürülebilirlik ve üretim güvenlik standartlarının yeniden ele alınması adına dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, kazadan çıkarılacak dersler ışığında güvenliği ön planda tutan daha güçlü yasal düzenlemeler yapılması, sürdürülebilir ve güvenli maden üretimi mimarisini geliştirecek eğitim süreçlerinin düzenlenmesi ve uygulamaların sıkı bir şekilde denetlenmesi elzemdir” ifadelerini kullandı.
“Alınan aksiyonlar yetersiz”
Madeni işleten Anagold Madencilik Şirketi’nin komisyona gönderdiği yazıya atıf yapılan raporda, “Yığın liçinde çatlakların oluşması ve çalışanlar tarafından bunun tespit edilmesini müteakip şirket tarafından alınan aksiyonların yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Olayın olduğu gün, çatlakların oluşmasının ardından, e-posta yoluyla yurt dışındaki şirket merkezi de dahil olan üzere yürütülmeye çalışılan iletişim, kamyonların sahada faaliyetlerine devam etmesi ve günlük yapılan rutin patlatma işinin o gün de ifa edilmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde, her ne kadar bazı maden erişim yolları kapatıldığı ifade edilse de şirketin yığın liçinde çatlak oluşması gibi bir acil durum karşısında haberleşme, organizasyon ve tahliye konularında acil durumun etkilerini azaltmaya yönelik yeterli eylemlerde bulunmadığı değerlendirilmektedir” denildi.
Tasarım ve işletme süreçleri kritik bir gereklilik
Maden kompleksinin 2019 ile 2023 yılları arasında 18 kez denetime tabi tutulduğu ifade edilen raporda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2022 yılında verdiği, ‘Madencilik faaliyetlerini durdurma’ kararına atıfta bulunuldu. Raporda, madenin tasarımı ile yığın liç kapasitesi arasında farklılıklar olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi;
“Tasarım aşamasında mühendislik sınırlarının zorlanması veya uygun şekilde ele alınmaması ile başlayan süreçte, işletme aşamasında ortaya çıkan değerlerin dikkate alınarak ve güncellenip süreçlere entegre edilmediği, edilemediği, örneğin cevher yapısında meydana gelen değişikliklerin veya su dengesi özelindeki parametrelerin tasarımının ve bu tasarıma ilişkin hesaplamaların uygun zaman dilimi içerisinde güncellenmediği bunun da operasyonel faaliyetlerde geri dönülmesi güç koşullar yarattığı ve bu sebeple de kazanın meydana geldiği değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, tasarım ve işletme süreçleri arasındaki dinamik bağın doğru yönetilmesi ve değişken parametrelere hızlı adaptasyon sağlanması, sistemin başarısı için oldukça kritik bir gerekliliktir. Bu olayda tasarımın güncel verilerle gerçekleştirilmemiş olan hesaplamaları kadar, ilgili firma ve ilgili tasarım firmalarınca izleme ve müdahale süreçlerinin tasarıma senkronizasyonunun eksikliği de dikkat çekmektedir. Değişim gösteren kritik parametrelerin ilgili firma veya tasarım ve mühendislik firmalarınca operasyona yönelik karar alma süreçlerinde etkin bir şekilde değerlendirilmemesinin müdahale süresinin aşılmasına yol açmış olduğu söylenebilir” denildi.
“Daha ağır cezalar belirlenmeli”
Raporun sonuç bölümünde ise şu önerilere yer verildi:
“3213 sayılı Maden Kanunu’ndaki tanımlamalara uygun olarak her maden grubu için, özellikle Araştırma Komisyonu konusu olan altın madenciliği ve güvenli altın madenciliği mimarisi için ayrı izin, izleme, denetim ve uygulama standartları ve kılavuzları oluşturulmalıdır. Ülkemizdeki tüm madencilik mevzuatı taranarak, yalnızca altın madenciliğini ilgilendiren spesifik konularda ayrı bir mevzuat düzenlemesi yapılması değerlendirmelidir. Maden işyerlerinin çalışan başına ölüm oranında ilk sırada yer alması nedeniyle, tüm maden işyerlerinde bir güvenlik politikası oluşturulmalı ve bu politika çerçevesinde tüm taraflar bilinçlendirilerek görev, yetki ve sorumlulukları konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Madencilik sektöründe yığın liç tesislerinin etkin bir yönetim modelinin oluşturulması amacıyla; projelendirme, tasarım, inşaat ve işletme, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek üretim, denetim, izleme, kapatma projesinin ve kapatma sürecinin denetimi ile ilgili usul ve esasların düzenlenmesi amacı ile ilgili mevzuat güncellenerek, geliştirilerek bu iş ve işlemlerin yürütülmesine dair görev dağılımlarının ve gereken iş birliklerinin net bir şekilde belirlenmesi sağlanmalıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen taksirle adam öldürme, taksirle adam yaralama ve çevrenin taksirle kirletilmesi suçlarının madencilik faaliyeti kapsamında işlendiği hallere özgü olmak üzere, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verme yasağı getirilmesi ve bu hallerin kanunda suçun nitelikli hali olarak düzenlenmesi; böylelikle bu fillerin karşılığında daha ağır cezaların belirlenmesi sağlanmalıdır. Madencilik alanındaki stratejileri belirlemek, stratejilerin takibini, koordinasyonu ve uygulamasını sağlamak amaçlı madencilik faaliyetlerine ilişkin yeni bir kurul yapılandırması, ‘Madencilik Politikaları Üst Kurulu’ oluşturulması hususunda çalışmalar yapılması önerilmektedir. Madenlerde iş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin oluşturulması, iş güvenliği ikliminin iyileştirilmesi ve bunun sürdürülebilir kılınması için iş sağlığı ve güvenliği denetim ve izlemelerinin uzmanlaşmış bir çatı kuruluş altında toplanmasını sağlayacak, uluslararası standartlarda bir Maden Güvenlik Kurulu veya Ulusal Maden İş Sağlığı ve Güvenliği Kurumu oluşturulması hususu değerlendirilmelidir. Ülkemizde madencilik algısının geliştirilmesi amacıyla ilköğretim seviyesinden başlanarak eğitim müfredatında çalışma yapılmalıdır. İlkokuldan itibaren Afet ve Yer Bilimleri dersleri müfredata dahil edilmelidir. Ayrıca altın fiyatları artıkça devlet hakkı oranlarının kademeli olarak yükselmesi, kamu gelirinin artması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle devlet hakkı yüzdelik oranlarında da güncellemeler yapılarak altın madenin ekonomiye doğrudan katkısı arttırılmalıdır.” (DHA)
More Stories
CHP Hatay İl Başkanı Tiryaki’den Lütfü Savaş’a sert tepki: ‘AKP dolmuşuna binenin akıbeti uçurumdur’
MHP’den CHP’nin ‘önseçimine’ yakın takip: ‘Kibar Feyzo’ ile gönderme yaptı
Bakan Işıkhan: Tehdit diliyle, milletin iradesine müdahale etmek isteyenlere izin vermeyiz