Film ve televizyondaki seks sahneleriyle ilgili tartışmaların sanal ortamda yankı bulmasıyla birlikte bu tartışmalar artık mizah alanına girdi. Ancak ateşli ve ağır drama savunucularının, kültürel açıdan değerli buldukları konuda çok ses çıkarmaları doğru olabilir: Yeni bir çalışmaya göre, ana akım Hollywood filmlerindeki cinsel içerik son 20 yılda üzücü bir şekilde azaldı.
Ekonomist için yapılan bir çalışmada, veri araştırmacısı Stephen Follows, 2000 yılından bu yana her yılın en çok hasılat yapan 250 filmine bakarak filmlerdeki seks miktarını belirledi (olumlu karşılaşmalar ile cinsel şiddet eylemleri arasında bir ayrım yaparak). Bulduğu şey son 12 yılda cinsel içeriğin yüzde 40 düştüğü yönünde. Bir diğer ayrım, istatistiğin major yayınlardaki seks miktarıyla doğrudan ilişkili olduğunu, stüdyoların çıplaklığı azaltmak ve daha önermeci olmak için strateji değiştirmesiyle değil, Follows’un veri analizinin yüzde 50’sinin 2019 ile 2023 arasında seks içeriği olmadığı ortaya çıkardı, bu oranın 2000’lerin başında yaklaşık yüzde 20 olduğu görüldü. Düşüşün, özellikle bu dönemde üretilen aksiyon filmleri ve gerilim filmlerinde belirgin olduğu ortaya çıktı.
Sinema filmlerindeki seks sahneleri azalıyor! Ailenizle rahat rahat izleyebilirsiniz!
Filmlerden seks eksik olmadı – Emma Stone geçen yılın son derece açık Poor Things filminde cinsel olarak uyanan Bella rolüyle bir Oscar kazandı ve aşağılık kompleksli kişilere tokat attı. Film, hatta arthouse standartlarına göre bir hit oldu, ABD’de 34 milyon dolar, dünya çapında 117 milyon dolar hasılat yaptı. Ancak bu toplam bile onu 2023’ün en yüksek gişe yapan 50 filmi arasına sokmuyor. Filmde seks, bağımsız bir takip haline geliyor.
Hollywood’un kendi kendine uyguladığı iffet kemeri sıkma nedeni nedir? Follows’un doğru bulduğu bir sonuca varır: Seks hakkında konuşma ve düşünme biçiminde büyük bir kültürel değişim yaşandı. Onay, cinsiyet temsili, eril bakış, ekran simülasyonu için gereken set uygulamaları ve gereksiz ve edepsiz arasındaki ince çizgiye daha fazla odaklanma, çıplaklık ve yakınlık tasvirlerine yönelik yoğun denetime yol açtı; artık stüdyolar için bu tür sahneleri filmlerde izlemek bile çaba değmeyebilir (bizim bildiğimiz gibi, stüdyolar sanat değil kâr işindedir). Son 20 yıl, daha global bir iş yapma yolunda bir değişime şahit oldu, bu da filmlerin belirli bir ülkede gösterilip gösterilmeyeceğine karar veren küresel sansür kurullarına hitap etmek anlamına geliyor.